KARADELİKLER, GÜNEŞ’İN YOLCULUĞU ve ŞEMŞÜ’S – ŞÜMÛS
Vega Yıldızına Doğru Seyahat
Yerküre, Güneş sistemi ile birlikte saniyede 20 kilometre gibi bir hızla Vega yıldızına doğru, seyahatını sürdürmektedir. Bu seyahat Samanyolu galaksisindeki hareketinden farklı bir hareket. Milyonlarca senedir gece ve gündüzü, yaz ve kışı netice veren hareketleri yaparak ve hiçbir yere çarpmadan devam eden bu muhteşem yolculukta Ay’ın ve Güneş’in hareketinde ve rotasında bir değişme ve bir sapma vuku bulmadan sürmektedir.
Yasin Sûresinde belirtilen Güneş’in bu yolculuğunun Bediüzzaman hazretleri, Şemşü’s-Şümüs’a doğru bir gidiş olduğuna dikkat çeker.
“Güneş de, kendisi için (tesbit edilmiş) olan bir müstakarra (karar yerine) doğru akıp gitmektedir. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.” (ayet)
Güneş’in bu hareketine, çekim gücü sebebiyle sisteme dâhil bütün gezegenler gibi üzerinde yaşadığımız yaşlı küremiz de iştirak etmekte; böylece Güneş Sistemi belli bir doğrultu boyunca, kendisine takdir edilen yoluna devam etmektedir.
Güneş Sisteminin Vega yıldızına doğru hareketinin aynı zamanda galaksi merkezine doğru olduğu dikkat çekmektedir.
Acaba bu hareket, merkezî süper kütleli merkezi karadeliğe doğru bir yolculuk mu?
Diğer taraftan Güneş’imiz galaksi merkezine doğru olan rotasında bir “aykırılıktan” söz edilmektedir.. Bu aykırılığın kaynağı ne olabilir?
Görüldüğü gibi cevap bulması gereken bir dizi soru var.
Aykırılığı telâfi etmek için bizi çeken başka bir merkez daha olmalıdır. Bu eğer “beyaz cüce” veya “pulsar” olsaydı görülecekti. Güneş sistemini kendisine doğru çekip götürün şey bir karadelik mi?
Güneş’imiz diğer Güneşlere göre istisna olarak tektir. Güneş’imizin yakınlarında bir yıldız ışıması olmadığına göre “Güneş’in eşinin” erkenden bir karadeliğe dönüştüğü üzerinde durulmaktadır. Uranüs, Neptün, Plüton gezegenlerinde de çekim dengesizliğinden söz edilmektedir.
Güneş Sistemi’mizde kaç tane gezegen olduğunu dahi doğru dürüst bilmemekteyiz. Plüton gezegeninden sonrasını göremiyoruz. Güneş Sistemi’mizde bugün bilinen dokuz gezegen vardır. Ancak bu çok eski bir bilgidir. Bazı uzmanlara göre Güneş Sistemi, on iki gezegenden ibarettir. Bunlardan birisinin parçalandığı tahmin edilmektedir. Kupier ve Orien asteroid kuşağının geçmişte gezegen olma ihtimalinden (şimdi ise parçalanmış) söz edilmektedir.
Tietz-Bode, Güneş Sistemi’nin çapını Dünya ile Güneş arasını bir birim kabul ederek 374,8 birim olarak hesaplamıştır. Plüton gezegeninden sonraki mesafeye tam üç gezegen sığmaktadır.
Güneş Nereye Gidiyor?
Bir hadis
ravisinden şu hadis nakledilmektedir: Güneş batarken Rasulullah (salât
ve selam ona) ile birlikte mescidde idim. Bana:
-“Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu Güneş
nereye gidiyor?” diye sordu. Ben:
-“Allah ve Resulü daha iyi
bilirler!” dedim.
-“Arşın altına secde yapmaya gider. Bu
maksadla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyeceği,
izin isteyip, izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit
kendisine: “Geldiğin yere dön!” denir. Böylece battığı yerden doğar.
Bu durumu Cenab-ı Hakk’ın şu sözü haber vermektedir: “Güneş, duracağı zamana doğru yürüyüp gitmektedir. Bu aziz ve alim olan
Allah’ın takdiridir.” (Müslim, İmân
250)
Acaba Güneşin duracağı zamana doğru yürüyüp gideceği, arşın altı denen yer neresidir? Bunun için önce Güneşin hangi hareketler yaptığı ve uzay için Güneş sisteminin hareketlerine bakarak bazı tahminlerde bulunmak mümkündür.
Kuran müfessiri üstad Bediüzzaman, “Veşşemsu tecri limüstekarrin leha” (Yasin, 36/38) ayeti (Güneş de bir delildir onlara, akar gider yörüngesinde) ile ilgili açıklamasında Güneş’in manzumesiyle beraber Şemsü’ş-Şümûs’a doğru hareketine dikkat çeker. Diğer açıklamaları ise şöyle: “…Ta Şemsü’ş-Şümûs’un mihveri üstündeki elli bin seneden ibaret bir tek yevmine kadar eyyam-ı Rabbaniye vardır.” ( Barla Lahikası, 325)
“Dünya’nın ömrü ise Şemsü’ş-Şümûs’un hareket-i mihveriyesi ile hâsıl olan eyyam iledir.” (Barla Lahikası, 326) “Ve Şemsü’ş-Şümûs’a tâbi ve Âlem-i Bekadan ayrılıp küremize bakan Dünyaların ömrü, Şemsü’ş-Şümûs’un işarat-ı Kur’anîye ile her bir günü 50.000 (elli bin) sene olmasıyla…” “Şemsü’ş-Şümûs’a tâbi Dünyaların beka âleminden olduğu ve Dünya’mıza baktığı…”
Bu ifadelerden çıkardığımız sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz:
– Güneş Sistemi topluca Şemsü’ş-Şümûs’a doğru yol almaktadır.
– Şemsü’ş-Şümûs ahiret ve beka âlemlerindendir. Yaşadığımız fizikî Dünya’dan farklı bir âlemdir ve önemli görevleri vardır.
– Şemsü’ş-Şümûs’ta geçerli zaman akışında bir gün, bizim ölçülerimize göre elli bin seneye eşittir. Bu zaman ölçüşü beka alemi ve meleklerin sürati ile ilgili olabilir. Bu hızın, beka âlemlerinin, nurun hız ve zaman akışı olduğunu düşünebiliriz.
Tarihî kayıtlarda Rabbü’ş-Şıra adlı bir Güneş’ten söz edilir.
Eğer gerçekten böyle bir Güneş var idiyse, şu anda böyle bir Güneş’in görünmemesini, onun Karadelik haline gelmesi ile açıklayabiliriz. Bilindiği gibi fezada yıldızlar çift olarak bulunurlar. Güneş neden istisna olarak tek yıldız halinde bulunuyor? Eğer Güneş bir istisna olarak yaratılmamışsa onun da bir eşi olmalıdır ve Güneş’ten daha büyük bu ikiz şimdi Karadelik olarak yerini almış olabilir.
Uzayda birçok örneği görüldüğü gibi, daha önce Karadelik haline gelen yıldız, zamanla eşini kendine doğru çeker ve sonunda onu bütünüyle yutar. Galaksi merkezindeki karadelikten başka, 6.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan Cygnus X-1 çift yıldız sistemindeki “mavi dev” HDE-226868 en yakınımızdaki Karadelik olup, Dünya’da görebildiğimiz ikizinden devamlı surette madde yutmaktadır. Bu karadeliğin ikizinin yuttuğu maddenin içeri girerken sıkışarak ısınması sonunda dışarı çıkardığı adeta “ölüm çığlığı” niteliğindeki röntgen ışınları, Dünya’dan kolaylıkla gözlenebilmektedir.
Yakın zamanlarda ortaya çıkarılan bir diğer gerçek ise çok daha şaşırtıcıdır. 1987 yılının bir sabahında, Dünya’nın önde gelen yedi bilim adamı, Washington’da bir araya geldi. Tartıştıkları konu şuydu: Içinde Güneş gibi 400 milyar yıldız barındıran Samanyolu, tarifi imkânsız bir hızla uzayda nereye gidiyordu? Astrofizik alanında isim yapmış bu yedi uzman, kısa süren bir tartışmadan sonra çalışmalarını ortak bir raporla bilim dünyasına duyurmaya karar verdiler. Samanyolu yıldız adası, saniyede 700 kilometrelik bir hızla, 300 milyon ışık yılı uzaktaki Hydra-Cenaurus adı verilen bir galaksinin de ötesinde bir bölgeye doğru büyük bir hızla sürükleniyordu. Bu bölgede, on binlerce galaksiyi içine alacak büyüklükte, şimdiye kadar görülmemiş olağanüstü çekim gücüne sahip bir cisim vardı. Sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda bu çekim sebebinin bir Karadelik’ten kaynaklandığı anlaşıldı. Bu Karadeliğe “Büyük Çekici” manasında “Great Attractor” adı verildi. Samanyolu’nun bu hareketine ise “Garip Özel Hareket” manasında “Peculiar Motion” dendi. Takip eden birkaç sene içindeki çalışmalar en az 900 galaksinin bu “Büyük Çekici”nin tesiri altına girdiğini ve olağanüstü hızlarla ona doğru sürüklendiğini ortaya çıkardı.
Sonuç olarak, Güneş sistemimiz ve ve galaksimiz çeşitli çekimlerin etkisi altında bulunmakta, bir yerlere çekilip götürülmektedir. Çekilip götürülen yerlerin ise, karadelikler olduğu söylenebilir.
Bu yoruma göre Üstad Bediüzzaman’ın “beka alemine” baktığına dikkat çektiği yer olan Şemşüs şümus bir karadelik midir? Mevcut bilgilerimize göre bu soruya evet diyebiliriz. Galaksimizin merkezinde süper kütleli kütleli bir karadelik resmen keşfedildiğine göre bu karadelik Şemşsüs şümus olabilir mi?
Bu konuda kesin bir şey söylemek elbette mümkün değildir. Biz ihtimaller üzerinde duruyoruz. Karadeliklerin, kendi varlığı ve öz hacmi ile kendi “dışına” taşmakta; “uzay-zamanı” da beraberinde götürmektedir. Alemimize benzemeyen “farklı” bir âleme geçiş kapısı görevi gördüğünü “Beka Aleminden” olduğunu söyleyebiliriz. Karadeliklerde zaman farklı bir keyfiyete bürünmekte; fizik kanunları geçerliliğini kaybederek; uzay bütün öz ve özelliğini yitirmektedir. Bu aynı zamanda yepyeni bir başka kainatın içine girilmesi demektir. “Orası” bizim evrenimize hiç benzememekte, zaman, madde ve boyutlar farklı keyfiyete bürünmektedir.
Alıştığımız değer birimlerine sığmayacak özelliklere, fiziğin dar kalıpları ile açıklama güçlüğü içindeyiz. Bir türlü çıkamadığımız kâinatın dışına nihayet çıkabilecek bir kapı bulduklarını düşünen astrofizikçilere göre de, Karadelikler bir uzay-zaman kapısıdır.
Kur’an’ın rehberliğinde kâinattaki sırlara yorum ve açıklama getiren Bediüzzaman’a göre gökteki yıldızların bir kısmı Ahiret âlemlerine bakmaktadır. Kur’an-ı Kerîm’de “semanın görünmez kapıları”na (Araf, 40) dikkatimiz çekilmesi de; kapılar geçit yerleri olduğuna göre, “sema kapıları” ifadesini; başka uzay-zamana, farklı boyut ve kâinatlara geçit imkanı verebilen karadelikler olarak anlamak mümkündür.


Resim uzayın bir haritasını vermektedir. Mavi zeminli bölge ise Büyük Çekici’nin (Great Attractor) bulunduğu bölgeye işaret etmektedir.
EK AÇIKLAMALAR
Uzayın dışına çıkabilecek tüneller olarak vasıflandırılabilen Karadelikler kıyametle ilgili bazı hadislerin yorumunda bizlere ipuçları vermektedir. Bu ipuçlarıyla hadislerde yer alan “Şemsü’ş- Şümûsa” konusuna bazı yaklaşımlarda bulunduk. Ayrıca uzay ve kozmos ile ilgili ayet ve hadislerin üzerinde de bu çerçevede bazı yorumlar yaptık.
Güneş’in samanyolu galaksi merkezi etrafını turladığı ve yaklaşık 250 milyon yılda tamamladığı seyahatı dışındaki “aykırı” hareketlerinden söz ettik. Güneş, Herkül Burcu yakınlarındaki ve ismine Vega denen bir yıldıza doğru hareket halindedir. Güneş’in bu hareketinin, Kuzey Kutup Ekseni ile 37 derecelik bir açı yapacak şekilde gerçekleştiği ortaya çıkmıştır. Bu açıya bilimciler, “solar apex” adını vermişlerdir. Güneş, işte bu Vega yıldızına doğru her saniyede 20 kilometre kadar bir hızla hareket halindedir.

Bulutsuz bir gecede başınızı gökyüzünün tam tepesine kaldırdığınızda fezanın neredeyse en parlak üç yıldızını görürsünüz. Jupiter, Merkür ve Venüs gibi gezegenleri göğün parlak cisimleri olsa da ancak onlar tepede değil daha aşağı konumlarda bulunurlar. Tepede kalan bu üç yıldız “Yaz üçgeni” olarak bilinir. Yaz Üçgeni yazın sona ermesiyle artık yavaş yavaş batıya doğru kayar. Bu yıldızların en parlağı olan ve diğerlerine göre biraz sağda olan meşhur Vega Yıldızıdır. Lyre ya da Kanun takım yıldızına ait devasa bir yıldızdır..

Yaz Üçgeni (Başucunda Vega, güneydoğuda Deneb ve güneyde Altair)
Yaz üçgeninin ikinci yıldızı Vega yıldızının hafif güney doğusunda kalan Zeneb’dir. Kuğu takım yıldızının en parlak yıldızıdır. Vega gibi bir Arapça kelime olan zeneb, kuyruk anlamındadır. Bu yıldız Samanyolu’nun en büyük yıldızlarından biridir ve Güneş’in 265.000 katı parlaklığa sahiptir. Yıldızın büyüklüğünü şöyle anlatabiliriz: Eğer Güneş’in yerinde olsaydı, yıldızın yuvarlağı Dünyanın Güneş etrafında takip ettiği yörüngesinin çapını içine alırdı (Güneş’in çapının 200 katı).
Yaz üçgenin üçüncü yıldızı ise Kartal takım yıldızının en parlak yıldızı olan Altair’diR (el Tahir). Vega ve Zeneb yıldızlarının güneyine düşerek üçgeni tamamlar. Takım yıldızındaki kartal, Arapça Ukab olarak da geçer. Hatta takıma ait yıldızlardan birinin ismi Zeneb el Ukab’dır.