REHBERLİK HİZMETİ OLMADAN ASLA
Adem DURAN
Hız çağında yaşıyoruz. Hız haz duygusunu körüklüyor. Haz duygusu ise insanı ayartarak her şeyi unutturuyor.
Çevremizde bulunan her şey bu değişimden nasibini alıyor. Derisini değiştirmeyen yılan nasıl ölmeye mahkumsa değişime ayak uyduramayan kurumlar da zaman içinde yok olmaya mahkum olmaktadır. Bu değişim hayatımızın her safhasında domino etkisi meydana getirerek dalgalar silsilesi ile fertler, aileler ve kurumları üzerinde tsunami etkisi meydana getirmektedir.
Bu çağda insanlar daha aceleci, daha sabırsız, daha az mutlu, daha az kanaatkâr. Bu mutsuzluk başta aile hayatımızı, kadının iş hayatına girmesi ile bakıcı elinde büyüyen bireyleri de olumsuz etkilemekte, çekirdek aile olmanın tüm olumsuzlukları, günahsız çocuklara fatura edilmektedir. Çocukların bu durumda toplum hayatına dezavantajlı olarak başlamalarına sebep olmaktadır.
Eğitilemeyen annelerin yetiştirdikleri bireylere, kişiliğin şekillendiği ilk 6 yıl farkında olmadan, televizyon ve çizgi film seyrettirilerek bireyin beyninde geri dönüşü olamayan ciddi hatalara yol açmasına neden olurken aynı zamanda kişilik gelişiminde de ciddi hasarlar oluşmasına sebep olmaktadır. Kişilik gelişiminin en önemli çağı bu şekilde heba edilirken, çocuklarının eğitimi için sonradan sonraya çareler arama derdine düşüyoruz.
Her şeyin hazır olarak bireye sunulduğu çocukluk yıllarındaki bu alışkanlık, bireyi daha bencil ve her şeye sahip olma duygusunu körüklerken, paylaşmayı bilmeyen, başkasında olana tahammül edemeyen bir birey haline getiriyor. Her şeyin en iyisi ve en lüksü hemen olsun diye feryat ediyor. Bu hırs tüketim çılgınlığı, üretmeden tüketen toplum bireylerini adeta gönüllü köleler durumuna getirmekte, tüketim çılgınlığı körüklenerek bireylerin algıları uzaktan yönetilmektedir.
Böyle bir aile ve toplumda yetişen fert okul hayatı daha başlamadan dezavantajlı hale getirilmiş oluyor. Kişilik gelişiminin %85‘inin ilk altı yılda geliştiğini düşünürsek, okulun özellikle de okul rehberlik servisinin rolü kat kat artmış durumdadır.
Rehberlik servisleri okulun eğitim ve öğretimini şekillendirmede lokomotif görevini üstlenmek zorundadır. İlk yapacakları iş bireyi en ince ayrıntılarına kadar tanımak, adeta bireyin bir röntgenini çıkarmak olmalıdır.
Rehberlik servisleri şunu çok iyi anlamalıdır ki; bir çocuk bir saat televizyon seyrederken aslında 90,000 kare resmi takip etmek zorunda kalıyor. Bu hız bireyi o kadar etkiliyor ki sınıf ortamında ders anlatan öğretmenden bu hız bekleniyor. Umduğunu bulamayan birey dersten bir müddet sonra kopuyor, dinleme yetisini kaybediyor. Motivasyonunu sağlayamıyor ve sonuçta dikkat yetersizliği ile baş başa kalıyor. Avrupa ülkelerinde %3,8 olan dikkat yetersizliği ülkemizde maalesef %20 olarak kendisini göstermektedir.
Rehberlik servisleri bireyi iyice mercek altına alırken, bireyin geldiği çevre, özellikle aile ortamı unutulmamalı, ailenin de ayrıntılı fotoğrafı çekilmelidir.
Rehberlik servisi derslerin işlendiği sınıfın fiziki durumuna da el atmalı, sınıfların oturma düzenine, içeride biriken karbondioksit seviyesine kadar ellerinde ciddi veriler oluşturarak bunu okul idaresi ve öğretmenlerle paylaşmalıdır. Öğrenme engelini oluşturacak tüm olumsuzluklarla mücadele etmelidir.
Rehberlik servisi ilk önce şunu çok iyi kavramalıdır: Artık eğitim ve bireye yardımlar bireyselleşmiştir. Nasıl ki aileden birinin doktordan aldığı ilaç, tüm aile bireylerinin tedavisinde yetersiz ise kişiyi merkeze almadan yapılan rehberlik de yarar yerine zarar getirebilir. Her şey kişiye özel olmak zorundadır. Çünkü her insan ayrı bir âlemdir. Özel ilgi beklemektedir.
Kişi her ortamda özel olduğunu hissetmek istemektedir. Ferdin özel olduğu hissini ve bir değer olduğunu rehberlik servisi hissettirmek zorundadır. Değişen bu yeni anlayışa rehberlik servisleri çok çabuk adapte olmak zorundadır. Yoksa değişimi başlatamayan rehberlik servisleri, okulun gelişiminin önünde engel halini alacaktır. Böylece zaman içinde kaybolup giden kurumlar arasına yeni bir kurum daha eklenmesine sebep olacaktır. Çünkü yarınlara zihinlerde değişimi başlatan kurumlar kalacaktır.
O halde okul rehberlik servisinin yol haritasını şu şekilde beliriyoruz:
- Öğrenci öğrenme stillerinin tespiti
- Anne-baba tutum ölçeği
- Anne-baba-öğrenci sorun belirleme
- Başarısızlık nedenleri
- Dikkat seviyelerinin tespiti
- Öğrenme engellerinin tespiti
- Davranış belirleme
- Algılama
- Detay algılama
Bu çalışmalar yapılarak öğrencilerin portfolyo dosyaları her fert bazında hazırlanarak kişi dataları oluşturulacaktır.
Bu veriler hakkında okul rehberlik servisleri sınıfların fiziki ortamlarını, ders işleme yöntem ve tekniklerini, bireysel ve grup çalışma yöntemlerine kadar öğretmeni bilinçlendirmeli, öğrenci velileri ile bu dataları paylaşarak gerekli iyileştirici rehberlik çalışmalarını veliden başlatmalıdır. Böylece öğrenciden en üst verimi alma yolları ortaya çıkacak, ferdin zihinsel olumsuzlukları ve üstün yönleri-sınırları ortaya çıkacaktır. Fert aile ve okul üçgeninde ciddi verilerle pratik çözümler kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Böylelikle zamandan tasarruf edilecek, az emekle çok verimin alınacağı bir ortam hasıl olacaktır. Böylece okul rehberlik servisleri her tıkanan konuda ümit ışığı halini alacaktır. Bu ışık ve ümit dalgası dalga dalga her ortama yayılacak; başta öğrenciler, sonra veliler olmak üzere herkes eğitime karşı güven kazanacaktır. Rehberlik servisinin bu hizmetlerinin meyveleri alındıkça, değişim yaşanacak; bakış açıları değişecektir. Değişim önce gönüllerde sonra zihinde gerçekleşecektir.