Orucun Sağlığımıza Bakan Çok Hikmetleri Var
Osman Çakmak
İngiltere Swansea Üniversitesi’nden Jeffrey Davies’in ekibinin yayınladığı bir çalışmaya dikkat çekmek istiyorum. Bu üniversitenin Kimya Bölümünde British Council Bursu ile bir süre araştırma için bulunduğumdan bu üniversitede oruç üzerine geçen aylarda yapılan bir çalışma dikkatimi çekti. (Bu arada bizim üniversitelerde neden bu tür araştırmalar yapılmadığını sorabilirsiniz)
Bu üniversitede yapılan araştırmada Oruç tutanlarda iştahı artıran bir mide hormonunun, yeni beyin hücrelerinin büyümesinde ve bu hücrelerin yaşlanmaya karşı korunmasında önemli rol oynadığı yönünde yeni bilimsel veriler elde edildi.
Bu veriler, oruç tutan insanların, oruç tutarken neden kendilerini zihinsel olarak yenilenmiş gibi hissettiklerini açıklamaktadır.
Söz konusu hormonun ismi Ghrelin ya da Lenomorelin. Açlık hormonu olarak da biliniyor. Bu hormon midemiz boşaldığı zaman salgılanmaya başlıyor ve yemeksiz geçirilen birkaç saatten sonra kandaki oranı yükseliyor. Bu hormonun fonksiyonu şöyle: Beynin hipotalamus olarak bilinen kısmına etki ederek, açlık hissini yükseltiyor. Midede asit salgısını arttırarak vücudu yemek yemeye hazırlıyor. Leptin tokluk hormondur. İşte Ghrelin, Leptin’in tersi fonksiyona sahip. Beyin bariyerini çok az hormon aşabilir. Bu hormon, beyin-kan bariyerini aşabilen az hormonlardan birisidir. Oruç tutmak uzun süre aç kalmayı gerektirdiği için bu hormon oruç tutan bireylerin kanında bol miktarda olur.
Ghrelin hormonunun en önemli etkisi açlık oluşturarak gösterir. Ancak sadece görevi bu değil. Bu hormonun beynin öğrenme ve hafıza ile ilgili bölümü olan hipokampus ile etkileşime girip onu geliştiren fonksiyona sahip. 2006 yılında Yale Üniversitesi’nden Tamas Horvath’ın ekibi bir çalışma yaptılar. Farelere Ghrelin hormonu vererek öğrenme üzerindeki etkisini araştırdılar. Bu farelerin öğrenme ve hafıza testlerinde diğer farelere oranla yüzde 30-40 oranında daha başarılı olduğu görüldü. Bu farelerin beyinleri otopsi ile incelendi. Görüldü ki beyin yapıları diğer farelere kıyasla daha gelişmişti. Yüzde 30 daha çok bağlantı içeriyordu. Diğer taraftan Ghrelin hormonu salgılaması önlenen fareler, normal farelere göre bu testlerde daha başarısız oldular. Halbuki hormon yeniden verildiğinde performanslarında düzelme olduğu gözlemlendi